Perşembe, Temmuz 09, 2009

Cemiyet ve Cemaat Üzerine

Alman sosyolog Ferdinand Tönnies cemaat ve cemiyet adını verdiği iki ayrı kavramın tanımını yaparak toplum ile birey arasındaki ilişkileri açıklamaya çalışmaktadır.

Cemaat – Community – GemeinSchaft
• Cemaatler aile, akrabalık ilişkilerine benzer, ilişkiler yüz yüze, sıcak ve samimidir.
• Mensuplar kendini, sosyal grubun amaçlarına hizmet eden birisi olarak görürler
• Cemaatin mensupları cemaatin normlarına göre kendi inanç ve davranışlarını şekillendirirler.

Cemiyet – Society – GesselSchaft
• Cemiyetler de ise bireysellik ön planda.
• Sosyal ilişkiler maddiyata dayalı ve yüzeyseldir.
• Cemiyetin mensupları sosyal grubu kendi amaçlarına hizmet eden araç olarak görürler.

Sanayileşme, kentleşme, modernleşme sonucu özellikle büyük şehirlerde cemaat anlayışı yavaş yavaş azalıp yerini komşunun komşuyu tanımadığı bir cemiyet hayatı alıyor.

Bu cemiyet hayatının ilerlemiş örneklerini batı Avrupa ülkelerinde görüyoruz.

Ülkemizde de devlet sivil hakların genişlediği bir cemiyet hayatı tesis etmek için çalışıyor. Aslında bu yerinde bir davranış. Devletin vatandaşlarını cemiyet mensubu olmasına imkân vermeyip, standartlarını, normlarını, inanç ve ilkelerini kendi belirlediği bir cemaatin mensubu olmasına mecbur etmesinin ne kadar kötü sonuçlar doğurduğunu millet olarak yakından gördük.

Gündemdeki siyasi meseleler de, şimdiye kadar siyasi otoritenin mecbur ettiği cemaatin gönüllü ve halinden memnun mensuplarının bu cemaatin yıkılmasına olan dirençlerinden kaynaklanıyor. Kendi menfaatlerine dönen bu çarkın hep devam etmesini istiyorlar.

Cemiyet hayatının bu ülkelerde gördüğümüz kendimizde de yavaş yavaş hissetmeye başladığımız bir takım sorunları var.

Öncelikle bireyselleşme beraberinde yalnızlığı da getiriyor.

İnsanlar kendileri mutlu hissetmiyor, bir kasvet bir huzursuzluk adeta ruhlarını kaplıyor.

Sonra insan tabiatı itibari de ile birlikte yaşamaya temayüllü.

Yapılan çeşitli sosyal psikoloji deneyleri gösteriyor ki insanlar gruplara ayrılmaya ve şahsiyetlerini mensup olduğu gruba göre şekillendirmeye yatkındırlar.

Bir gruba mensup olduklarında aynı grubun diğer mensuplarına karşı müspet bir bağlılık hissederken, başka bir grubun mensuplarına karşı daha menfi bir pozisyon alırlar.

Bu sebeplerden dolayı, bana öyle geliyor ki, insanlarda kendi meşreplerine uygun bir cemaat arayışı ortaya çıkacak.

Çünkü burada insanlar maddi kaygılardan uzak bir şekilde gönülden sevip bağlanabileceği insanlar ile tanışabiliyor.

İnsanlarda bir aidiyet hissi oluşuyor ve başkaları tarafından da sevilip saygı görebiliyor.

Bu anlamda bu birliktelikler ile Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisindeki üçüncü ve dördüncü seviyedeki ihtiyaçlarını karşılayabiliyorlar.

Burada önemli olan, insanların özgürce, kendi istedikleri bir cemaate mensup olabilecekleri bir cemiyet hayatının tesis edilebilmesidir. Bunun için de başta siyasi otorite olmak üzere, ülkenin tüm unsurlarında önemli bir zihniyet değişimi gerekiyor.

Etiketler: , , ,

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home