Söz ola....
Söz ola kese savaşı
Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı
Balıla yağ ede bir söz,
Yunus babanın da yukarıda bir kısmını aldığımız şiirinde dediği gibi düşüncenin ifadesi olan söz çok ehemmiyet arzetmektedir.
Rivayet olunur ki bir cihan sultanı gördüğü rüyasının tabirini vezirlerinden birine sorar. Veziri:
-"Sultanım! Bütün yakınlarınızın öldüğünü göreceksiniz" diye tabir edince, sultan:
-"Uçurun şu şom ağızlının kellesini" deyiverir.
Sorduğu ikinci veziri biraz uyanık ve söz söyleme sanatının inceliklerini biliyor olacak ki:
-"Maşallah, maşallah sultanım! Yakınlarınız arasında en uzun ömürlü olan sizsiniz" diyerek sultanın mükafat ve iltifatlarına nail olur.
Yine birgün son Osmanlı padişahlarından sultan Abdülmecid Han, gözlüğünü başının ön tarafına, saçlarının üstüne çektiğinden bihaber, fellik fellik gözlüğünü aramakta, ve tabi vezirinden aşçısına kadar tüm saray da aramaktadır. Gözlüğün padişahın başında olduğunu söylemeyen vezirler ne yapacaklarını bilememektedirler.
Kolay mı! "Aradığınız gözlük başınızda demek" koca Osmanlı sultanı unutkanlıkla ihtam etmek, yaşlındığını ima eden sözler sarfetmek yürek ister.
Neyse ki vezirlerinden biri diğerlerinin mani olmaya çalışmalarına rağmen
-"Efendim, biz sizin yeni gözlüklerini ararken, siz başınızdaki eski gözlüklerinizle biraz idare etseniz" diyerek çam devirmeden olayı çözer.
Padişah bilmezmi ki gözlüğün eskisi yenisi yok, olan sadece tek gözlük. Vezirin inceliğini, nezaketini mükafatlandırmıştır elbette..
Ağzı olan konuşuyor ama, ağulu aşı, bal ile yağ edebilecek şekilde söz söyleyebilmek her baba yiğidin harcı değil tabi..
Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı
Balıla yağ ede bir söz,
Yunus babanın da yukarıda bir kısmını aldığımız şiirinde dediği gibi düşüncenin ifadesi olan söz çok ehemmiyet arzetmektedir.
Rivayet olunur ki bir cihan sultanı gördüğü rüyasının tabirini vezirlerinden birine sorar. Veziri:
-"Sultanım! Bütün yakınlarınızın öldüğünü göreceksiniz" diye tabir edince, sultan:
-"Uçurun şu şom ağızlının kellesini" deyiverir.
Sorduğu ikinci veziri biraz uyanık ve söz söyleme sanatının inceliklerini biliyor olacak ki:
-"Maşallah, maşallah sultanım! Yakınlarınız arasında en uzun ömürlü olan sizsiniz" diyerek sultanın mükafat ve iltifatlarına nail olur.
Yine birgün son Osmanlı padişahlarından sultan Abdülmecid Han, gözlüğünü başının ön tarafına, saçlarının üstüne çektiğinden bihaber, fellik fellik gözlüğünü aramakta, ve tabi vezirinden aşçısına kadar tüm saray da aramaktadır. Gözlüğün padişahın başında olduğunu söylemeyen vezirler ne yapacaklarını bilememektedirler.
Kolay mı! "Aradığınız gözlük başınızda demek" koca Osmanlı sultanı unutkanlıkla ihtam etmek, yaşlındığını ima eden sözler sarfetmek yürek ister.
Neyse ki vezirlerinden biri diğerlerinin mani olmaya çalışmalarına rağmen
-"Efendim, biz sizin yeni gözlüklerini ararken, siz başınızdaki eski gözlüklerinizle biraz idare etseniz" diyerek çam devirmeden olayı çözer.
Padişah bilmezmi ki gözlüğün eskisi yenisi yok, olan sadece tek gözlük. Vezirin inceliğini, nezaketini mükafatlandırmıştır elbette..
Ağzı olan konuşuyor ama, ağulu aşı, bal ile yağ edebilecek şekilde söz söyleyebilmek her baba yiğidin harcı değil tabi..