bâd-ı sâbâ

Çarşamba, Aralık 24, 2008

Âsuman secde küned...

Âsuman secde küned, behri zemini ki derû
Yek dü kes, yek dü nefes, behri Hüda, binişinend




Farisi bu. Bunu büyükler söylemiş, alimler söylemiş biz de okuduk kitapda gördük.
Âsuman secde küned: Göktekiler imrenirler. Kim o göktekiler? Melekler... İmrenirler...
Behri zemini: Zemin demek yer.
Derû. Öyle bir yere imrenirler ki o yerde
Yek dü kes: Bir kaç müslüman
Yek dü nefes: Birkaç dakka
Behri Hüda: Allah rızası için
Binişinend: Toplanıp konuşurlar.

Bir kaç müslümanın, bir yerde, Allah rızası için, toplanıp da konuştukları yere gökteki melekler imrenirlermiş.
Ah keşke bizde onlardan biri olsak derlermiş. Neden? Allahü teala onları çok seviyor da onun için.
O toplananları. Yaa... Çok... Yani melekler imrenir.


Not: Alıntıdır.

Cuma, Aralık 12, 2008

Kutsal

Dil bilimci Sevan Nişanyan Taraf'taki Kelimaz köşesinde "Kutsal" kelimesinin kökenini irdelerken, türkçemizin içinde bulunduğu durumun sebeblerini özetlemiş.

Buyrun:

Kut eski Türkçe, “bereket, kıvanç” demek. Aslı kıwut, kıvanç, kıvanmak sözcükleri ile aynı kökten. Kutlu ve kutlamak biçimlerinde Türkçede bugüne dek doğal yaşamını sürdürmüş.

Kutsal uydurmaca bir kelime; 1930’larda icat edildi.

Kuds, kudsi, mukaddes ve takdis Arapça. Yukarıdakilerle etimolojik alakası yok. Asurca ve İbranice qdş köküyle akraba bir kökten türemişler. Esas anlamı “arınmış, temiz” demek. Daha kelime bilenler için söyleyeyim, berî, müberra demek. Yahud ülkesindeki Yeruşalayim kenti bilumum dinlerce kutsal bir yer sayıldığından, Arapça el-Kuds adıyla anılıyor. Bir de Hakkâri’nin dağında eskiden Nasturi patriğinin makamı olan Kudşanis diye bir yer var, yerel Asuri dilinde “kutsal yer” demekmiş. Şimdi Kürtler Koçanis diye biliyorlar, resmî adını da hayvanın biri Konaklı yapmış.

1935-37 yıllarında Güneş Dil Teorisi çerçevesinde Arapça ve Fransızca kökenli kelimelerden bir sürü uydurma ”sözcük” türetildi. Tıpkı école’den okul, bulletin’den belleten, hégémon’dan egemen, electrique’ten yaltırık, image’dan imge, alliage’dan alaşım, général’den genel, terme’den terim, yahut alaka’dan ilgi, buut’tan boyut, civar’dan çevre, dânişmend’den danışman, kanaat’ten kanı, kısım’dan kesim, kütle’den kitle gibi, Arapça kudsi’den kutsal yaratıldı. Sonra Eski Türkçe kut ile bağdaştırılıp Öztürkçeleştiriliverdi. Yoksa Türkçede o devirden önce -sel/-sal diye bir ek olup olmadığı bile şüphelidir.


http://www.taraf.com.tr/makale/2982.htm

Etiketler: , ,